Mehmet H. GÜLEL
Yenilenebilir enerji, sürdürülebilir tarım ve biyo-bazlı üretim yatırımlarıyla öne çıkan Sunar Yatırım, 2030 hedefleri doğrultusunda her yıl en az 40 milyon dolar yatırım öngörüyor. Şirketin önümüzdeki süreçte halka arz planı da bulunuyor. Sunar Yatırım, Adana’da düzenlediği basın toplantısı ile grubun önümüzdeki dönem hedeflerini kamuoyu ile paylaştı.
Entegre yapısı ve global ihracat ağıyla ülke ekonomisine katma değer sağladıklarını kaydeden Sunar Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Mustafa Nuri Çomu, biyoendüstrinin geleceğin en stratejik alanlarından biri olduğunu belirterek, “Bu yeni nesil üretim anlayışıyla hem çevreyi koruyor hem de ülkemizin sanayi kapasitesinin artışına katkı sunuyoruz. Yerli kaynaklarla, dünya standartlarında üretim yaparak Türkiye’nin rekabet gücünü kalıcı şekilde artırmayı hedefliyoruz. Bu alanda üretim artması, dış ticaret açığımızın azalması anlamına geliyor” dedi.
Yıllık 20 milyon dolar yenileme yatırımı yapıyor
Son 3 ile 4 yıldır yıllık ortalama 40 milyon doların üzerine yatırım yaptıklarını ileten Çomu, bu yatırım ivmesini devam ettirmek istediklerini aktardı. Bu çerçevede 2030 yılı hedefleri doğrultusunda her yıl ortalama 40 milyon dolar yatırım planladıklarını ifade eden Çomu, “Bu yatırımlar içinde yeni yatırım planlıyoruz.
GES yatırımlarımızı tamamlamak istiyoruz. Yine yıllık 15-20 milyon dolar tesis içinde yenileme yatırımlarımız oluyor. Bir de yurt dışında özellikle Avrupa’da mısır konusunda yatırım yapmak istiyoruz. Yurt dışında buradaki mevcut işlerimizi yapacağız. Özellikle Avrupa Birliği’nde gümrükten dolayı çok iyi şekilde ürettiğimiz ve bütün dünyaya sattığımız ürünlerin bir kısmını oraya ihraç edemiyoruz. Bu nedenden dolayı orada üretim düşünüyoruz” diye konuştu.
Gıda, tarım ve biyoendüstri alanında 50 yılı aşkın deneyim ile sürdürülebilirlik odaklı yatırımlarla şirketlerini geleceğe taşıdıklarını belirten Çomu, biyoendüstri alanındaki öncü adımları başta olmak üzere yenilenebilir enerji projeleri, biyo-bazlı ürün geliştirme çalışmaları ve sürdürülebilir tarım faaliyetlerini aktardı. Çomu, “Geleceğin dünyasında başarı, çevreyle uyumlu ve verimli üretim modellerini benimsemekten geçiyor.
Biz Sunar olarak bu dönüşümü hayata geçiriyoruz. Amacımız yalnızca üretmek değil, doğayla uyum içinde kalıcı değer ve güven inşa etmek. Üretimin her aşamasını, doğaya, topluma ve insana saygı temelinde yeniden tasarlamaya gayret ediyoruz. Bizim için büyüme, ekonomik girdinin yanında, bu topraklardan aldığımız bereketi geleceğe aktarma sorumluluğu” ifadelerini kullandı.
Bugün itibarıyla ürünlerinin 6 kıtada, 100’ü aşkın ülkeye ulaştığını ve ihracat gelirlerinin 250 milyon doların üzerinde olduğunu işaret eden Çomu, özellikle Türkiye’de tek üreticisi oldukları sorbitol başta olmak üzere, dekstrin, mısır yağı ve nişasta segmentlerinde Türkiye’nin ihracat liderleri arasında yer aldıklarını bildirdi.
Adana’dan dünyaya yayılan üretim zinciri ile yerelden beslenip küresel pazarlarda büyüdüklerini dile getiren Çomu, “Bizim için globalleşme, yerel değerleri dünyaya taşımak demek. Yatırımlarımızın merkezinde hem bölge kalkınması hem de uluslararası rekabet gücü bulunuyor. Ayrıca, Türkiye’de büyük oranda ithal edilen sodyum glukonatı üreten ilk firmayız” açıklamasında bulundu.
180 günde doğada kaybolan biyo-bozunur plastik
Sunar NP bünyesinde yürütülen Ar-Ge çalışmalarıyla geliştirilen 180 günde doğada kaybolan biyobozunur ve bitki bazlı hammaddeler, ambalaj ve plastik sektörlerinde alternatif çözümler sundukları bilgisini veren Çomu, termoplastik nişasta (TPN) ve biyopolimer üretiminde attıkları adımlarla döngüsel ekonomi hedeflerine katkı sağlarken, bu ürünlerin ticarileştirilmesiyle dışa bağımlılığın azaltılmasına yönelik somut ilerlemeler kaydetmeyi amaçladıklarını iletti. Biyoendüstrinin geleceğin en stratejik alanlarından biri olduğuna dikkat çeken Çomu, şöyle devam etti: “Doğadan ilham alan bu yeni nesil üretim anlayışıyla hem çevreyi koruyor hem de ülkemizin sanayi kapasitesinin artışına katkı sunuyoruz.
Yerli kaynaklarla, dünya standartlarında üretim yaparak Türkiye’nin rekabet gücünü kalıcı şekilde artırmayı hedefliyoruz. Bu alanda üretimin artması dış ticaret açığımızın azalması anlamına da geliyor. Biyo-bozunur poşetlerin Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) vergisine tabi tutulmadan ayrı sınıflandırılması gerekiyor. Bu konuda yapılacak düzenlemeler, çevre dostu ürünlerin yaygınlaşmasını hızlandıracak.”
Gurup şirketlerinden Elita Gıda’nın yıllık 70 bin ton mısır yağı üretimi, ihracatta dünyada ilk üçte ve Türkiye’de ilk sırada yer aldığına değinen Çomu, tarımsal sürdürülebilirliğe yönelik yaklaşık 10 yıldır aralıksız projeler yürüttüklerini belirtti. “Programımız, şimdiye kadar 180 üreticiyle iş birliği içinde 20 bin dönümü aşan sahada uygulandı” diyen Çomu, “Türkiye’de ayçiçek üretiminde sürdürülebilir tarım modelini ilk kez uygulayan şirketimiz Elita Gıda, Su ve enerji tasarrufu, toprak verimliliği, karbon salımının azaltılmasına odaklanan projemiz ile çiftçilere eğitim ve teknoloji transferi sağlayarak tarımın geleceğine katkı sunmayı amaçlıyoruz” dedi.
Diğer yandan, şu ana kadar yaptıkları 50 MW GES yatırımıyla yenilenebilir enerji ile ihtiyaç duydukları tüketimin yarısını karşıladıklarına vurgu yapan Çomu, 2026 sonuna kadar, tüm tesislerinin enerji ihtiyacının yüzde 95’ini GES yatırımları ile karşılayacaklarını, hedeflerinin 2030 yılına kadar karbon nötr üretim modeline tam geçiş yapmak olduğunu bildirdi
250 dolarlık mısırı katma değerle 2 bin dolara çıkarıyor
Nişasta sektöründe Türkiye’nin ilk Ar-Ge merkezine sahip olduklarını vurgulayan Çomu, değeri 1 milyon dolarını aşan teknoloji altyapısına sahip merkezlerinde mühendis, biyomühendis ve gıda mühendislerinden oluşan uzman bir ekiplerinin bulunduğunu aktardı.
Ar-GE Merkezlerinin kurulduğu günden bu yana yapılan proje çalışmalar ile geliştirerek endüstriye sundukları ürün oranının tüm ürünleri içindeki payının yüzde 30’u geçtiğine dikkat çeken Çomu, “Bununla beraber, Ar-Ge ekibimizde yüksek oranda kadın ve lisansüstü yetişmiş çalışma arkadaşlarımızın bulunması bizim için gurur verici. 250 dolarlık mısırı katma değerli hale getirip 2 bin dolara kadar yükletebiliyoruz. Mısırdan yaklaşık 4 bine yakın ürün elde edilebiliyor. Öte yandan EXCIPACT GMP (İyi Üretim Uygulamaları) sertifikasını aldık. Bu belge, ilaç ve eksipiyan endüstrisine yönelik yüksek güvenlik ve kalite standartlarına sahip üretim yapabiliyoruz. Avrupa’da bu sertifikaya sahip sayılı üreticiler arasındayız” diye konuştu.
EKONOMİ
9 gün önceEKONOMİ
9 gün önceEKONOMİ
9 gün önceEKONOMİ
9 gün önceEKONOMİ
9 gün önceŞİRKET
9 gün önceEKONOMİ
28 Ekim 2025